Turkish Vocabulary
Click on letter: GT-Google Translate; GD-Google Define; H-Collins; L-Longman; M-Macmillan; O-Oxford; © or C-Cambridge

GT GD C H L M O
a

GT GD C H L M O
access /ˈæk.ses/ = NOUN: giriş, erişme, ulaşma, geçit, kullanım, yaklaşma, hastalık nöbeti; VERB: bağlamak; USER: giriş, erişme, erişmek, erişim, erişebilirsiniz

GT GD C H L M O
accomplishing /əˈkʌm.plɪʃ/ = VERB: başarmak, yapmak, yerine getirmek, üstesinden gelmek, sonuçlandırmak, almak; USER: yerine, gerçekleştirmek, gerçekleştirerek, yerine getirmekte, yerine getirmeye

GT GD C H L M O
accurate /ˈæk.jʊ.rət/ = ADJECTIVE: doğru, kesin, tam; USER: doğru, hassas, doğru bir, kesin, tam

GT GD C H L M O
across /əˈkrɒs/ = PREPOSITION: karşısında, içinden, üstünden, öbür tarafında, ortasından; ADVERB: karşıya, karşıdan karşıya, çapraz, genişliğinde; USER: karşısında, arasında, genelinde, boyunca, çapında

GT GD C H L M O
action /ˈæk.ʃən/ = NOUN: eylem, hareket, faaliyet, etki, dava, davranış, çalışma, amel, çarpışma, etkileme, olayların gelişimi; USER: eylem, hareket, aksiyon, eylemi, harekete

GT GD C H L M O
additionally /əˈdɪʃ.ən.əl/ = ADVERB: ayrıca, ilaveten, bundan başka; USER: ayrıca, ek, ek olarak, ilave, Buna ek olarak

GT GD C H L M O
all /ɔːl/ = ADJECTIVE: tüm, bütün, her, hep; NOUN: hepsi, herkes; ADVERB: hepsi, tamamen, hep; PRONOUN: hepsi, herkes, her şey; USER: tüm, bütün, her, All, tamamını, tamamını

GT GD C H L M O
an

GT GD C H L M O
and /ænd/ = CONJUNCTION: ve, ile, de; USER: ve, ile, ile

GT GD C H L M O
any /ˈen.i/ = ADJECTIVE: herhangi, her, hiçbir, hiç, daha, biraz; ADVERB: hiç, daha, biraz; PRONOUN: herhangi biri, biri, her ne; USER: herhangi, herhangi bir, hiçbir, bir, her, her

GT GD C H L M O
anywhere /ˈen.i.weər/ = ADVERB: herhangi bir yere, bir yere, hiçbir yerde; USER: herhangi bir yere, bir yere, yerde, her yerde, yere

GT GD C H L M O
approval /əˈpruː.vəl/ = NOUN: onay, kabul, onaylama, uygun bulma, onama, beğenme; USER: onay, onayı, onayına, onaylanması, onayını

GT GD C H L M O
apr /ˌeɪ.piˈɑːr/ = ABBREVIATION: Nisan

GT GD C H L M O
armed /ɑːmd/ = ADJECTIVE: silâhlı, zırhlı, ateşli; USER: silâhlı, silahlı, silahlı bir, kollu, askeri

GT GD C H L M O
as /əz/ = ADVERB: olarak, gibi, kadar, iken; PRONOUN: gibi; CONJUNCTION: olduğu gibi, ki, iken, rağmen, karşın, madem, mademki, -diği gibi, -irken; USER: olarak, gibi, kadar, yanı, şekilde, şekilde

GT GD C H L M O
at /ət/ = PREPOSITION: -de, -da, -ye, -ya, -e, -a; NOUN: savaşçı, asker, eyt; USER: de, az, at, okuyun, azından, azından

GT GD C H L M O
automates /ˈɔː.tə.meɪt/ = VERB: otomatikleştirmek, makineleştirmek; USER: otomatikleştirir, otomatik, otomatikleştiren, otomatik hale

GT GD C H L M O
automatic /ˌôtəˈmatik/ = ADJECTIVE: otomatik, istemsiz, kendi kendine olan; NOUN: otomatik makine, otomatik tabanca, otomatik vitesli araba; USER: otomatik, otomatik olarak, otomatik bir, otomatik bir

GT GD C H L M O
availability /əˌveɪ.ləˈbɪl.ɪ.ti/ = NOUN: bulunma, hazır bulunma, geçerlilik, mevcut olma, müsait olma, geçerlik; USER: durumu, Boş, yer durumu, uygunluk, durumuna bak

GT GD C H L M O
barriers /ˈbær.i.ər/ = NOUN: bariyer, engel, set, korkuluk, duvar, çit, geçit, start sınırı, Antartika'daki buz engeli; USER: engelleri, engeller, engellerin, bariyerleri, bariyerler

GT GD C H L M O
beyond /biˈjɒnd/ = ADVERB: ötesinde, öte, aşırı; PREPOSITION: ötesinde, ötesine, öteye, ötesi, götürmez, ötede, haricinde, ayrıca, -den öte; NOUN: öbür dünya, ahiret; USER: ötesinde, ötesine, dışında, öteye, dışındaki

GT GD C H L M O
bigger /bɪɡ/ = USER: büyük, daha büyük, büyük bir, daha büyük bir

GT GD C H L M O
billing /ˈbɪl.ɪŋ/ = NOUN: hesap çıkarma, ismin afişteki sırası; USER: fatura, faturalandırma, faturalama, Ödeme, Billing

GT GD C H L M O
budget /ˈbʌdʒ.ɪt/ = NOUN: bütçe, stok, mali program, yığın; VERB: bütçe yapmak, ayarlamak; USER: bütçe, bütçesi, bütçenize, bütçeye, ekonomi

GT GD C H L M O
called /kɔːl/ = ADJECTIVE: adlı, denilen; USER: denilen, adlı, denir, adlandırılan, adı, adı

GT GD C H L M O
can /kæn/ = NOUN: kutu, teneke kutu, konserve kutusu, hela, hapishane, kaba et, teneke kutudaki içecek; VERB: yapabilmek, edebilmek, olabilmek, kovmak, konservesini yapmak; USER: kutu, olabilir, yapabilirsiniz, can, olabildiğince, olabildiğince

GT GD C H L M O
capability /ˌkāpəˈbilitē/ = NOUN: yetenek, kapasite, kabiliyet, güç, iktidar; USER: yetenek, yeteneği, özelliği, kapasitesi, yeteneğine

GT GD C H L M O
cash /kæʃ/ = NOUN: nakit, para, peşin para, peşin ödeme, ufak madeni para; VERB: bozdurmak, paraya çevirmek, bozmak; USER: nakit, para, Kasa, nakdi, para Çekme

GT GD C H L M O
check /tʃek/ = NOUN: kontrol, check, çek, denetleme, denetim, engel, şah, kontrol işareti; VERB: denetlemek, kontrol etmek, gözden geçirmek, kontrol işareti koymak; USER: kontrol, kontrol edin, check, onay, oda

GT GD C H L M O
click /klɪk/ = NOUN: temizleme, temizlik, tasfiye, vurgun, avanta, büyük temizlik

GT GD C H L M O
communication /kəˌmjuː.nɪˈkeɪ.ʃən/ = NOUN: iletişim, haberleşme, bağlantı, irtibat, ulaşım, tebliğ, mesaj, kominikasyon, temas, haber, nakletme, yayma; USER: iletişim, iletişimi, haberleşme, iletişimin, bağlantı

GT GD C H L M O
competitiveness /kəmˈpet.ɪ.tɪv/ = USER: rekabet, rekabet gücünü, rekabet gücü, rekabet gücünün, rekabet edebilirlik

GT GD C H L M O
cr /ˈkrəʊ.mi.əm/ = USER: cr, kr, soğuk, K

GT GD C H L M O
crm

GT GD C H L M O
cross /krɒs/ = NOUN: çapraz, haç; ADJECTIVE: çapraz, kesişen, çaprazlama, dargın, kızgın; VERB: geçmek, karşılaşmak, bozmak, çapraz çizgiler çizmek, darılmak; USER: çapraz, geçmeye, geçmek, arası, cross, cross

GT GD C H L M O
current /ˈkʌr.ənt/ = NOUN: akım, akıntı, cereyan, eğilim; ADJECTIVE: geçerli, cari, şimdiki, bugünkü, geçer, tedavüldeki; USER: akım, geçerli, cari, mevcut, güncel

GT GD C H L M O
customer /ˈkʌs.tə.mər/ = NOUN: müşteri, alıcı, tip, herif; USER: müşteri, Musteri, müşterinin, Customer, müşteriye

GT GD C H L M O
customers /ˈkʌs.tə.mər/ = NOUN: müşteri, alıcı, tip, herif; USER: müşteri, müşteriler, müşterilerin, müşterileri, müşterilerine

GT GD C H L M O
cycle /ˈsaɪ.kl̩/ = NOUN: devir, bisiklet, devre, aşama, motosiklet, dolaşım, dönme, seri, dizi, zaman; VERB: bisiklete binmek, devir yaptırmak, pedal çevirmek, devreden geçirmek; USER: devir, bisiklet, döngüsü, döngü, çevrim

GT GD C H L M O
data /ˈdeɪ.tə/ = NOUN: veri, bilgi, data, girdi, malumat; USER: veri, verileri, veriler, bilgileri, verilerin

GT GD C H L M O
date /deɪt/ = NOUN: tarih, randevu, buluşma, zaman, dönem, hurma, flört, vade; VERB: çıkmak, buluşmak, tarih atmak, zamanını belirlemek; USER: tarih, tarihi, tarihinden, tarihe, güncel

GT GD C H L M O
deep /diːp/ = ADJECTIVE: derin, koyu, içten, ağır, aşırı, tok, şiddetli, yürekten, keskin, genişliğinde; NOUN: derinlik, karanlık; USER: derin, derin bir, deep, derinlik, koyu

GT GD C H L M O
degree /dɪˈɡriː/ = NOUN: derece, lisans, diploma, ünvan, rütbe, aşama, evre, sıralı notalar, karşılaştırmalı üstünlük derecesi; USER: derece, derecesi, lisans, derecede, derecesini

GT GD C H L M O
demand /dɪˈmɑːnd/ = NOUN: talep, istek, ihtiyaç, rağbet, gereksinim, istem, isteme, hak iddiası; VERB: istemek, talep etmek, sormak, hak iddia etmek; USER: talep, talebi, talebin, talebinin, talebini

GT GD C H L M O
drive /draɪv/ = NOUN: sürücü, sürme, dürtü, enerji, araba gezintisi, araba yolu, hamle, güdü, sürek avı, düşmanı püskürtme, önüne katma, hayvan gütme, top sürme; VERB: sürmek, kullanmak, çalıştırmak, araba kullanmak, çakmak, hareket ettirmek, zorlamak, sokmak, gütmek, önüne katmak, saplamak, kovalamak, acele etmek; USER: sürücü, götürmek, sürücüye, sürmek, sürücüsü

GT GD C H L M O
dubbed /dʌb/ = VERB: dublaj yapmak, düzeltmek, ünvan vermek, isim vermek, ad takmak, deriyi yağlayıp yumuşatmak; USER: olarak adlandırılan, adlandırılan, adlı, lakaplı, dubbed

GT GD C H L M O
duplicate /ˈdjuː.plɪ.keɪt/ = ADJECTIVE: çift, kopya, eş, iki kat, yedek; NOUN: kopya, suret; VERB: tekrarlamak, kopyasını yapmak, eşini yapmak, teksir etmek, iki ile çarpmak; USER: çift, yinelenen, çoğaltmak, çoğaltabilirsiniz, duplicate

GT GD C H L M O
effective /ɪˈfek.tɪv/ = ADJECTIVE: etkili, etkin, efektif, geçerli, verimli, etken, etkileyici, tesirli, yürürlükte olan; USER: etkili, etkin, etkili bir, etkin bir, etkilidir, etkilidir

GT GD C H L M O
eliminates /ɪˈlɪm.ɪ.neɪt/ = VERB: gidermek, elemek, yok etmek, çıkarmak, elimine etmek, atmak, bertaraf etmek, elenmek; USER: ortadan kaldırır, ortadan kaldıran, ortadan, ortadan kaldırmaktadır, elimine

GT GD C H L M O
email /ˈiː.meɪl/ = USER: e-posta, email, posta, posta

GT GD C H L M O
empowers /ɪmˈpaʊər/ = VERB: yetki vermek, izin vermek; USER: güçlendirir, güçlendiriyor, güçlendiren, güç kazandırır, donatır

GT GD C H L M O
enables /ɪˈneɪ.bl̩/ = VERB: olanak tanımak, izin vermek, olanak vermek, yetki vermek; USER: sağlar, sağlayan, olanak sağlar, etkinleştirir, olanak

GT GD C H L M O
enabling /ɪˈneɪ.bl̩/ = VERB: olanak tanımak, izin vermek, olanak vermek, yetki vermek; USER: sağlayan, sağlayarak, etkinleştirme, olanak, etkinleştirerek

GT GD C H L M O
english /ˈɪŋ.ɡlɪʃ/ = NOUN: İngilizce, İngilizler, İngiliz halkı; ADJECTIVE: İngilizce, İngiliz, İngiltere; USER: İngilizce, English, İngiliz, turkish, İngiliz kahvaltısı, İngiliz kahvaltısı

GT GD C H L M O
entire /ɪnˈtaɪər/ = NOUN: tüm, bütün, hepsi, iğdiş edilmemiş at; ADJECTIVE: tüm, bütün, tam, iğdiş edilmemiş, saf, katışıksız; USER: tüm, bütün, genelinde, tamamını, tamamı

GT GD C H L M O
entry /ˈen.tri/ = NOUN: giriş, girdi, kayıt, girme, madde, katılma, kapı, kalem, antre, sahneye çıkma; USER: giriş, girişi, girdi, girdisi, girişini

GT GD C H L M O
european /ˌyərəˈpēən,ˌyo͝orə-/ = ADJECTIVE: Avrupa, Avrupa'ya özgü; NOUN: Avrupalı; USER: Avrupa, european, Avrupa'nın, avrupalı, Avrupa'da, Avrupa'da

GT GD C H L M O
example /ɪɡˈzɑːm.pl̩/ = NOUN: örnek, misal, ibret, ders; USER: örnek, Örneğin, örnekte, örneği, örneği

GT GD C H L M O
exceed /ɪkˈsiːd/ = VERB: aşmak, geçmek, haddini aşmak, sınırı aşmak, ileri gitmek, aşırıya kaçmak; USER: aşmak, aşan, fazla, aşması, geçemez

GT GD C H L M O
exceeded /ɪkˈsiːd/ = VERB: aşmak, geçmek, haddini aşmak, sınırı aşmak, ileri gitmek, aşırıya kaçmak; USER: aşıldı, aştı, aşıldığında, aşmış, aşmıştır

GT GD C H L M O
existing /ɪɡˈzɪs.tɪŋ/ = ADJECTIVE: mevcut, var olan, bugünkü; NOUN: olma; USER: mevcut, varolan, var olan

GT GD C H L M O
expected /ɪkˈspekt/ = VERB: beklemek, ummak, ümit etmek, sanmak; USER: beklenen, bekleniyor, beklenmektedir, beklendiği, beklentiler, beklentiler

GT GD C H L M O
finance /ˈfaɪ.næns/ = VERB: finanse etmek, para sağlamak; NOUN: maliye, mali durum, para durumu; USER: finanse etmek, finanse, finansmanı, finansman, finans

GT GD C H L M O
financial /faɪˈnæn.ʃəl/ = ADJECTIVE: finansal, mali, parasal; USER: mali, finansal, finans, maddi, finansman

GT GD C H L M O
financials /faɪˈnænʃəlz/ = USER: mali, finansal, Finansallar, Financials, finansal Bilgiler

GT GD C H L M O
flows /fləʊ/ = NOUN: akış, akım, debi, akıntı, akıcılık, akın, cereyan, met, kabarma; VERB: akmak, basmak, met halinde olmak; USER: akışları, akımları, akar, akışlarının, akımlarının

GT GD C H L M O
focus /ˈfəʊ.kəs/ = NOUN: odak, odak noktası, dikkati toplayan şey; VERB: odaklamak, odağı ayarlamak, bir noktada toplamak; USER: odak, odaklanmak, durulacak, odaklanır, odaklanma

GT GD C H L M O
for /fɔːr/ = PREPOSITION: için, amacıyla, dolayı, uygun, göre, karşı, yönünde, doğru, yarayan, sebebiyle; CONJUNCTION: dolayı, nedeniyle, çünkü, zira; USER: için, boyunca, for, üzere, üzere

GT GD C H L M O
forecast /ˈfɔː.kɑːst/ = NOUN: tahmin; VERB: tahmin etmek, tasarlamak; USER: tahmin, beklentisi, tahmini, tahminlerini, durumu

GT GD C H L M O
from /frɒm/ = PREPOSITION: itibaren, -dan, -den, beri, dolayı, yüzünden, -den beri; USER: itibaren, adlı, adlı işletmeye, gelen, dan, dan

GT GD C H L M O
fully /ˈfʊl.i/ = ADVERB: tam, tamamen, tam olarak, bütünüyle, iyice, etraflıca, enine boyuna, dört dörtlük, tamı tamına, uzun uzadıya; USER: tam, tamamen, tam olarak, tümüyle, bütünüyle

GT GD C H L M O
generating /ˈdʒen.ər.eɪt/ = VERB: oluşturmak, üretmek, meydana getirmek, doğurmak, var etmek, dünyaya getirmek; USER: üreten, oluşturma, oluşturmak, üretmek, üretme

GT GD C H L M O
generation /ˌdʒen.əˈreɪ.ʃən/ = NOUN: nesil, üretim, kuşak, oluşturma, jenerasyon, üretme, dünyaya getirme; USER: nesil, üretimi, üretim, kuşak, oluşturma

GT GD C H L M O
get /ɡet/ = VERB: almak, edinmek, olmak, elde etmek, getirmek, kazanmak, gelmek, varmak, etmek, başlamak, götürmek, yaptırmak, anlamak, ettirmek, satın almak, yapmak, ele geçirmek, öldürmek, canına okumak, idrak etmek, açığını bulmak, yalanını çıkarmak, kavramak, başına gelmek; USER: almak, olsun, elde, alabilirsiniz, ulaşın

GT GD C H L M O
goes /ɡəʊz/ = VERB: gitmek, geçmek, girmek, olmak, ölmek, başlamak, uymak, kaybolmak; NOUN: gitme, gidiş, gayret, deneme; USER: gider, gidiyor, ediyor, geçer, giden

GT GD C H L M O
growth /ɡrəʊθ/ = NOUN: üretici, yetiştirici, yetişen bitki; USER: büyüme, büyümesi, büyümenin, büyümesini, büyümeyi

GT GD C H L M O
have /hæv/ = VERB: olmak, sahip olmak, yapmak, etmek, bulunmak, almak, elde etmek, zorunda olmak, kabul etmek, aldatmak, göz yummak, dolandırmak; NOUN: hile, varlıklı kimse, üçkâğıt, kumpas; USER: var, sahip, zorunda, vardır, olması, olması

GT GD C H L M O
help /help/ = NOUN: yardım, yardımcı, imdat, çözüm, çare, hizmetçi, muavin; VERB: yardımcı olmak, yardım etmek, kurtarmak, yararı olmak, imdadına yetişmek, elinde olmak, başa çıkmak; USER: yardım, yardımcı, yardıma, yardımcı olmak

GT GD C H L M O
higher /ˈhaɪ.ər/ = ADJECTIVE: ileri; ADVERB: daha yukarı; USER: yüksek, daha yüksek, daha, yüksek bir, yüksektir

GT GD C H L M O
history /ˈhɪs.tər.i/ = NOUN: tarih, geçmiş, hikâye, kayıtlar, gelişim aşmaları; USER: tarih, geçmişi, tarihi, tarihinin, geçmiş, geçmiş

GT GD C H L M O
how /haʊ/ = ADVERB: nasıl, ne, ne kadar, nereden, ne durumda; NOUN: yöntem, yapma yöntemi; USER: nasıl, ne, ne kadar, kadar, nasıl Yapılır, nasıl Yapılır

GT GD C H L M O
i /aɪ/ = PRONOUN: ben, I, one, I; USER: ben, i, ı, bir

GT GD C H L M O
in /ɪn/ = ADVERB: içinde; PREPOSITION: içinde, olarak, -de, -da, halinde, içine, içeri; ADJECTIVE: yerinde, iç, içeride, evde; USER: içinde, olarak, bölgesindeki, yılında, in, in

GT GD C H L M O
including /ɪnˈkluː.dɪŋ/ = PREPOSITION: dahil, kapsayan; ADJECTIVE: içeren; USER: dahil, dahil olmak üzere, dahil olmak, gibi, içeren, içeren

GT GD C H L M O
increasing /ɪnˈkriːs/ = NOUN: artırma; ADJECTIVE: çoğalan; USER: artırma, artan, artmaktadır, artırarak, artırılması

GT GD C H L M O
information /ˌɪn.fəˈmeɪ.ʃən/ = NOUN: bilgi, enformasyon, haber, danışma, bilgi edinme, istihbarat, malumat, bildirme, şikâyet, iddia; USER: bilgi, bilgileri, bilgiler, bilgilerini, bilgilerin, bilgilerin

GT GD C H L M O
instant /ˈɪn.stənt/ = ADJECTIVE: anlık, acil, hemen olan, çabuk hazırlanan, lâhza, ısrar eden, bu aya ait; NOUN: an, lahza; USER: anlık, anında, sohbet, instant, hemen

GT GD C H L M O
integrated /ˈɪn.tɪ.ɡreɪt/ = ADJECTIVE: entegre, birleşik, bütünlemiş, karma; USER: entegre, tümleşik, entegre edilmiş, entegre edilmiştir, bütünleşmiş

GT GD C H L M O
interactions /ˌɪn.təˈræk.ʃən/ = NOUN: etkileşim, birbirini etkileme; USER: etkileşimleri, etkileşimler, etkileşim, etkileşimi, etkileşimlerin

GT GD C H L M O
into /ˈɪn.tuː/ = PREPOSITION: içine, haline, içeriye, -e, -ye; USER: içine, haline, halinde, olarak, doğru, doğru

GT GD C H L M O
inventory /ˈɪn.vən.tər.i/ = NOUN: envanter, stok, sayım defteri; VERB: envanterini yapmak, envantere işlemek; USER: envanter, stok, envanteri, Ölçeği, Inventory

GT GD C H L M O
issues /ˈɪʃ.uː/ = NOUN: sorun, konu, mesele, sayı, çıkış, çıkarma, basım, yayınlama, sonuç; VERB: ihraç, yayınlanmak, ihraç etmek; USER: sorunları, konular, sorunlar, konularda, konuları

GT GD C H L M O
item /ˈaɪ.təm/ = NOUN: madde, kalem, parça, haber, çeşit; ADVERB: keza, dahi, ayrıca, bir de; USER: madde, öğe, ürün, öğeyi, öğesi

GT GD C H L M O
lead /liːd/ = NOUN: kurşun, öncülük, önderlik, rehberlik, kablo; VERB: sürmek, yönetmek, götürmek, yönlendirmek, önderlik etmek, öncülük etmek, yol göstermek; USER: kurşun, yol, neden, sebep, yol açar

GT GD C H L M O
leading /ˈliː.dɪŋ/ = ADJECTIVE: önemli, başlıca, ileri gelen, ana, önde olan; USER: önemli, önde gelen, lider, açan, yol

GT GD C H L M O
levels /ˈlev.əl/ = NOUN: seviye, düzey, düzlük, zemin, düzeç, su terazisi, hiza; VERB: dengelemek, düzeltmek, eşitlemek, düzleştirmek, hedef almak, nişan almak, yıkmak, yerle bir etmek, yöneltmek; USER: seviyeleri, düzeyleri, düzeyde, düzeylerini, düzeyi

GT GD C H L M O
life /laɪf/ = NOUN: yaşam, hayat, ömür, can, canlı, canlılık; USER: hayat, yaşam, ömrü, hayatı, hayatın, hayatın

GT GD C H L M O
management /ˈmæn.ɪdʒ.mənt/ = NOUN: yönetim, işletme, idare, müdürlük, idarecilik; USER: yönetim, yönetimi, yönetiminin, yönetimini, yönetiminde, yönetiminde

GT GD C H L M O
manager /ˈmæn.ɪ.dʒər/ = NOUN: yönetici, müdür, idareci, yönetmen, menejer, işletmeci; USER: müdür, yönetici, yöneticisi, antrenör, müdürü

GT GD C H L M O
manual /ˈmæn.ju.əl/ = ADJECTIVE: manuel, elle yapılan; NOUN: el kitabı, kılavuz, kitapçık, klâvye; USER: manuel, kılavuzu, kılavuzunu, el, el kitabı

GT GD C H L M O
meet /miːt/ = VERB: karşılamak, tanışmak, buluşmak, görüşmek, yerine getirmek, karşılaşmak, rastlamak, toplanmak, bulmak, kavuşmak; ADJECTIVE: uygun; NOUN: karşılaşma; USER: karşılamak, tanışmak, karşılayacak, yerine, uygun, uygun

GT GD C H L M O
monetize = VERB: para olarak tedavüle koymak; USER: para kazanma, para kazandırmak, gelir elde, kazanç elde, para kazanmak,

GT GD C H L M O
more /mɔːr/ = ADJECTIVE: daha fazla, daha çok; ADVERB: daha, bir kat daha; NOUN: çok, fazla şey, fazlalık; USER: daha fazla, daha, fazla, fazlası, diğer, diğer

GT GD C H L M O
net /net/ = ADJECTIVE: net, kesintisiz; NOUN: ağ, file, şebeke, tül, tuzak; VERB: kazanmak, ağ ile yakalamak, ağ yapmak, tuzağa düşürmek, kâr etmek; USER: net, ağ, kendi, file, file

GT GD C H L M O
nets /net/ = NOUN: ağ, file, şebeke, tül, tuzak; VERB: kazanmak, ağ ile yakalamak, ağ yapmak, tuzağa düşürmek, kâr etmek; USER: ağları, ağlar, fileleri, ağlarının, fileler

GT GD C H L M O
next /nekst/ = NOUN: sonraki, bir sonraki, bir dahaki; ADJECTIVE: sonraki, ertesi, bir dahaki, bitişik; PREPOSITION: yanında, yanına, en yakın, yanısıra, hemen hemen, neredeyse; ADVERB: daha sonra, ardından, bir sonra; USER: sonraki, yanındaki, yanında, gelecek, önümüzdeki

GT GD C H L M O
of /əv/ = PREPOSITION: yüzünden, -nin, -den, -li; USER: bir, arasında, bölgesinin, of, km, km

GT GD C H L M O
on /ɒn/ = PREPOSITION: üzerinde, ile, üstünde, yönünde, esnasında; ADVERB: üstünde, durmadan, sürekli olarak; ADJECTIVE: yanık, devrede, sahnede, hazır; USER: üzerinde, ilgili, üzerine, hakkında, ile ilgili, ile ilgili

GT GD C H L M O
one /wʌn/ = USER: one-, one, I, biri, tek, birisi, kimse, bir tane; PRONOUN: biri, birisi, kimse, olan, kişi; ADJECTIVE: tek, aynı; USER: bir, biri, tek, birini, tek bir, tek bir

GT GD C H L M O
open /ˈəʊ.pən/ = ADJECTIVE: açık, serbest, dürüst, geniş, içten, karara bağlanmamış, ferah, kısık olmayan; VERB: açmak, açılmak, açtırmak, başlatmak, başlamak; USER: açık, açmak, açın, açmaya, açtığınızda

GT GD C H L M O
opportunities = NOUN: fırsat, şans, uygun durum; USER: fırsatları, fırsatlar, fırsat, olanakları, imkanları, imkanları

GT GD C H L M O
opportunity = NOUN: fırsat, şans, uygun durum; USER: fırsat, fırsatı, fırsatını, olanağı, bir fırsat

GT GD C H L M O
order /ˈɔː.dər/ = NOUN: sipariş, düzen, sıra, emir, tarikat, tertip, asayiş, basamak, dizi; VERB: sipariş vermek, ısmarlamak, emretmek; USER: sipariş, için, amacıyla, sırayla, düzeni, düzeni

GT GD C H L M O
orders /ˈɔː.dər/ = NOUN: sipariş, düzen, sıra, emir, tarikat, tertip, asayiş, basamak, dizi; VERB: sipariş vermek, ısmarlamak, emretmek; USER: emir, siparişleri, sipariş, siparişler, emirleri

GT GD C H L M O
past /pɑːst/ = NOUN: geçmiş, mazi, geçmiş zaman; ADJECTIVE: geçmiş, geçen, eski, önceki; PREPOSITION: geçe, ötesinde, öte, yanından geçerek, geçkin; ADVERB: geçecek şekilde; USER: geçmiş, son, geçmişte, Geçtiğimiz, geçen, geçen

GT GD C H L M O
payments /ˈpeɪ.mənt/ = NOUN: ödeme, ücret, harcama, karşılık, masraf; USER: ödemeler, ödemeleri, ödeme, ödemelerin, ödemelerinin

GT GD C H L M O
picking /pik/ = NOUN: toplama, aşırma; USER: toplama, seçmek, çekme, evde, alarak

GT GD C H L M O
pipeline /ˈpaɪp.laɪn/ = USER: boru hattı, boru hattının, boru, hattı, boru hattına

GT GD C H L M O
plan /plæn/ = NOUN: plan, proje, tasarı, taslak, kroki, niyet; VERB: planlamak, plan yapmak, tasarlamak, planını çizmek; USER: plan, planı, sistemi, planının, planını

GT GD C H L M O
powerful /ˈpaʊə.fəl/ = ADJECTIVE: güçlü, kuvvetli, etkili, nüfuzlu, yetkili, çok miktarda; USER: güçlü, güçlü bir, kuvvetli, etkili

GT GD C H L M O
pricing /prīs/ = VERB: fiyatlandırmak, fiyatını belirlemek, paha biçmek; USER: fiyatlandırma, fiyat, fiyatlama, fiyatlandırması, fiyatlar

GT GD C H L M O
process /ˈprəʊ.ses/ = NOUN: süreç, işlem, yöntem, usul, aşama, dava, çıkıntı, gidiş; VERB: işlemek, yönlendirmek, işleme tabi tutmak, alaya katılmak, dava açmak, özel işlem uygulamak; USER: süreç, işlem, süreci, işlemi, sürecinde

GT GD C H L M O
productivity = NOUN: verimlilik, prodüktivite, yaratıcılık, kâr getirme yüzdesi; USER: verimlilik, verimliliği, üretkenlik, verimliliğini, üretkenliği

GT GD C H L M O
profits /ˈprɒf.ɪt/ = NOUN: kâr, kazanç, getiri, fayda, çıkar, menfaat; VERB: yararlanmak, kâr etmek, yaramak, kâr getirmek, yararı olmak; USER: kar, kâr, karlar, karları, kazanç

GT GD C H L M O
prospects /ˈprɒs.pekt/ = NOUN: olasılık, ihtimal, umut, görünüm, beklenti, manzara, muhtemel müşteri, maden damarı belirtisi; VERB: aramak, maden aramak, ümit vermek; USER: umutları, potansiyel, beklentileri, umutlarını, olanakları

GT GD C H L M O
provide /prəˈvaɪd/ = VERB: sağlamak, temin etmek, karşılamak, ihtiyacını karşılamak, şart koşmak, koşul koymak, önlem almak, hazırlıklı olmak; USER: sağlamak, sağlar, verin, sunmak, sağlayabilir

GT GD C H L M O
provided /prəˈvīd/ = VERB: sağlamak, temin etmek, karşılamak, ihtiyacını karşılamak, şart koşmak, koşul koymak, önlem almak, hazırlıklı olmak; USER: sağlanan, verilen, verilmedi, Resim, sunulan

GT GD C H L M O
published /ˈpʌb.lɪʃ/ = VERB: yayınlamak, basmak, yaymak, çıkarmak, ilan etmek, duyurmak, kamuoyuna açıklamak, ortaya dökmek, ileri sürmek; USER: yayınlanan, yayımlanan, yayınlanmış, Yayımlanma, yayınlandı, yayınlandı

GT GD C H L M O
purchase /ˈpɜː.tʃəs/ = NOUN: satın alma, alım, mübayaa, satın alınan şey, mekanik güç, toprak geliri, makara sistemi; VERB: satın almak, kazanmak, elde etmek, kaldıraçla kaldırmak, manivela ile çekmek; USER: satın alma, satın almak, satın, satın almanız, alım

GT GD C H L M O
quote /kwəʊt/ = VERB: aktarmak, alıntı yapmak, tırnak içine almak, yinelemek, tekrar etmek, fiyatlandırmak, alıntı vermek, piyasa fiyatını bildirmek; NOUN: aktarılan söz, yineleme, başkasının sözünü tekrarlama; USER: aktarmak, alıntı yapmak, teklif, alıntı, teklifi

GT GD C H L M O
re /riː/ = PREPOSITION: dair, falan, filanca, hakkında; USER: yeniden, tekrar, re, re

GT GD C H L M O
ready /ˈred.i/ = ADJECTIVE: hazır, hazırlıklı, istekli, kolay, razı, hızlı, amade, gönüllü, çabuk; ADVERB: hazır, kullanıma hazır; NOUN: hazır para; USER: hazır, hazırdır, hazır hale, hazırız

GT GD C H L M O
real /rɪəl/ = ADJECTIVE: gerçek, reel, asıl, taşınmaz, hakiki, aktif, sahici, saf, sabit, etkin; ADVERB: gerçekten, cidden, sahiden; NOUN: real; USER: gerçek, gerçek bir, reel, real, gerçekten, gerçekten

GT GD C H L M O
relevant /ˈrel.ə.vənt/ = ADJECTIVE: uygun, konu ile ilgili, amaca uygun, alâkalı; USER: uygun, ilgili, kuruluşları, hakkında, alakalı

GT GD C H L M O
removes /rɪˈmuːv/ = VERB: kaldırmak, çıkarmak, gidermek, ortadan kaldırmak, uzaklaştırmak, götürmek, taşımak, nakletmek, görevden almak; NOUN: uzaklaştırma, uzaklaşma, kademe; USER: kaldırır, ortadan kaldırır, giderir, temizler, siler

GT GD C H L M O
renewal /rɪˈnjuː/ = NOUN: yenileme, yenilenme, uzatma; USER: yenileme, yenilenmesi, yenilenme, yenilenmesini, yenilenme hissi

GT GD C H L M O
reps /rep/ = NOUN: fitilli kumaş, fitilli döşemelik kumaş; USER: fitilli kumaş, tekrar, temsilcileri, reps, temsilcisi

GT GD C H L M O
returns /rɪˈtɜːn/ = NOUN: hasılat; USER: döner, getiri, döndürür, geri döner, getirileri

GT GD C H L M O
revenue /ˈrev.ən.juː/ = NOUN: gelir, maliye, devlet geliri, hazine; USER: gelir, gelirleri, geliri, gelirler

GT GD C H L M O
revenues /ˈrev.ən.juː/ = NOUN: gelir, hasılat, kazanç, aidat; USER: gelir, gelirleri, gelirlerinin, gelirler, gelirlerini

GT GD C H L M O
s = USER: s, ler, lar, temizle, larındaki

GT GD C H L M O
sales /seɪl/ = ADJECTIVE: satış; USER: satış, satışları, satışlar, satışı, sat

GT GD C H L M O
satisfaction /ˌsæt.ɪsˈfæk.ʃən/ = NOUN: memnuniyet, tatmin, hoşnutluk, memnun etme, kefaretin ödenmesi, ödeme, düello yaparak şerefini koruma; USER: memnuniyet, tatmin, memnuniyeti, memnuniyetini, memnuniyetinin

GT GD C H L M O
seamlessly /ˈsiːm.ləs/ = USER: sorunsuz, sorunsuz bir şekilde, sorunsuz bir, kesintisiz, sorunsuzca

GT GD C H L M O
sell /sel/ = VERB: satmak, satılmak, sattırmak, beğenilmek, kazıklamak, aldatmak, ele vermek; NOUN: satış, hile, satış yöntemi, dalavere, dolap, hayal kırıklığı; USER: satmak, satış, satmaya, satan, satmayı, satmayı

GT GD C H L M O
service /ˈsɜː.vɪs/ = NOUN: hizmet, servis, görev, faaliyet, ayin, askerlik, işleme, ibadet, tebliğ, fayda; ADJECTIVE: hizmet; VERB: hizmet vermek; USER: hizmet, servisi, servis, hizmeti, hizmetleri

GT GD C H L M O
serving /ˈsɜː.vɪŋ/ = NOUN: porsiyon, servis, tabak; USER: servis, hizmet, hizmet veren, sunan, görev, görev

GT GD C H L M O
setting /ˈset.ɪŋ/ = NOUN: set, sertleşme, düzenleme, dekor, sahne, beste, batış, bir kişilik yemek takımı, dizme, bileme, olay yeri, çerçeve, hikâyenin geçtiği yer, testere diş çaprazını ayarlama; USER: ayarı, ayar, ayarlama, ayarlayarak, ayarını

GT GD C H L M O
ship /ʃɪp/ = NOUN: gemi, tekne, uzay gemisi; VERB: göndermek, nakletmek, gemiye bindirmek, gemi ile yollamak, kürekleri içeri almak, tayfa olarak almak, gemiye binmek, tayfa olmak, su almak, yerine takmak; USER: gemi, gönderecektir, gönderir, sevk, gemiye

GT GD C H L M O
shipments /ˈʃɪp.mənt/ = NOUN: yükleme, yük, kargo, parti, deniz nakliyatı; USER: gönderiler, sevkiyatı, sevkiyatları, sevkiyatlar, sevkiyat

GT GD C H L M O
showed /ʃəʊ/ = VERB: göstermek, gösterilmek, kanıtlamak, sergilemek, görünmek, açıklamak, ibraz etmek, belli etmek, belli olmak, meydana çıkarmak, öğretmek, dışa vurmak, renk vermek, sahnelemek, delâlet etmek, gösterimde olmak, kendini göstermek, belirtmek; USER: gösterdi, göstermiştir, göstermektedir, gösteren, gösteriyordu

GT GD C H L M O
single /ˈsɪŋ.ɡl̩/ = NOUN: tek, bir, tek kişilik oda, bekâr, evlenmemiş kimse, tek gidiş bileti, kırk beşlik plâk; ADJECTIVE: tek, tek bir, tek kişilik, bir, bekar, yalnız, bir kerelik, biricik; USER: tek, tek bir, tek kişilik, Tekil, single

GT GD C H L M O
solution /səˈluː.ʃən/ = NOUN: çözüm, çözelti, solüsyon, eriyik, çare, çözünme, çıkar yol, halletme, ara verme; USER: çözüm, çözümü, çözeltisi, çözelti, çözümdür

GT GD C H L M O
strategy /ˈstræt.ə.dʒi/ = NOUN: strateji, taktik, kurnazlık, savaş bilimi; USER: strateji, stratejisi, stratejisinin, stratejisini, stratejinin

GT GD C H L M O
support /səˈpɔːt/ = NOUN: destek, yardım, dayanak, takviye, arka; VERB: desteklemek, destek olmak, geçindirmek, sürdürmek, bakmak, tutmak, kanıtlamak; USER: destek, desteklemek, desteği, destekleyen, destekler

GT GD C H L M O
sweet /swiːt/ = NOUN: tatlı, şeker, tatlılık; ADJECTIVE: tatlı, güzel, hoş, sevimli, şekerli, şirin, lezzetli, nazik, mis gibi; USER: tatlı, sweet, tatlı bir, güzel, hoş

GT GD C H L M O
systems /ˈsɪs.təm/ = NOUN: sistem, düzen, şebeke, yapı, yöntem, ağ, usul, vücut, evren, katman; USER: sistemleri, sistemler, sistemlerinin, sistemlerin, sistemlerinde

GT GD C H L M O
targets /ˈtɑː.ɡɪt/ = NOUN: hedef, nişan, amaç; USER: hedefleri, hedefler, hedeflere, hedef, hedeflerine

GT GD C H L M O
team /tēm/ = NOUN: takım, ekip, tim, kuş sürüsü, koşum hayvanları; VERB: koşmak, takım kurmak, takım halinde yapmak; USER: ekip, takım, takim, ekibi, takımı, takımı

GT GD C H L M O
terms /tɜːm/ = NOUN: şartlar, koşullar, ücret, samimiyet, yakınlık, fiyat; USER: şartlar, açısından, bakımından, terimler, terimleri

GT GD C H L M O
that /ðæt/ = CONJUNCTION: o, ki, şu, için, diye; PRONOUN: o, ki, şu, diye; ADVERB: böyle, o kadar, bu kadar; ADJECTIVE: öteki; USER: o, bu, olduğunu, olduğu, ki, ki

GT GD C H L M O
the

GT GD C H L M O
them /ðem/ = PRONOUN: onları, onlara, onlar; USER: onları, onlara, bunları, onlar, bunların, bunların

GT GD C H L M O
this /ðɪs/ = PRONOUN: bu; ADVERB: böyle, bu kadar, bu kadar

GT GD C H L M O
time /taɪm/ = NOUN: zaman, süre, vakit, kere, uygun zaman, tempo, çağ, vade, aralık, doğum zamanı; VERB: zamanlamak, ayarlamak, zamanlama yapmak, saat tutmak, tempo tutmak, kurmak, süre tutmak, temposunu belirlemek; USER: zaman, süresi, kez, süre, zamanda

GT GD C H L M O
to /tuː/ = PREPOSITION: karşı, göre, -e, -ye, -ya, -e doğru; USER: karşı, göre, için, etmek, hiç, hiç

GT GD C H L M O
total /ˈtəʊ.təl/ = NOUN: toplam, adet, tutar, topu, hepsi, mevcut; ADJECTIVE: toplam, tüm, bütün, toptan, hepten; VERB: toplamak, tutmak, toplamını bulmak, parçalamak, etmek; USER: toplam, Mesaj, total, toplamı, Mesaj adeti

GT GD C H L M O
traditional /trəˈdɪʃ.ən.əl/ = ADJECTIVE: geleneksel; USER: geleneksel, geleneksel bir

GT GD C H L M O
transcript /ˈtræn.skrɪpt/ = NOUN: kopya, suret; USER: kopya, transkript, transcript, transkriptlerini, transkripti

GT GD C H L M O
transform /trænsˈfɔːm/ = NOUN: dönüştürmek, dönüşmek, haline getirmek; VERB: dönüştürmek, haline gelmek; USER: dönüştürmek, dönüşümü, dönüştürme, dönüşüm, dönüştürebilirsiniz

GT GD C H L M O
turn /tɜːn/ = VERB: çevirmek, dönmek, döndürmek, dönüştürmek, geçmek, olmak, sapmak, dönüşmek; NOUN: dönüş, dönme, sıra, dönüm; USER: çevirmek, dönüş, açmak, edecek, açın

GT GD C H L M O
turns /tɜːn/ = NOUN: dönüş, dönme, sıra, dönüm; VERB: çevirmek, dönmek, döndürmek, dönüştürmek, geçmek, olmak, sapmak, dönüşmek; USER: döner, çıkıyor, dönüşür, açar, yanar

GT GD C H L M O
typically /ˈtɪp.ɪ.kəl.i/ = USER: genellikle, tipik, tipik olarak, genelde

GT GD C H L M O
uh /ɜː/ = USER: ah, uh, ee, aa

GT GD C H L M O
understanding /ˌəndərˈstand/ = NOUN: anlama, anlayış, kavrama, kavrayış, anlaşma, uzlaşma, zekâ, uyuşma, şart, hissetme; ADJECTIVE: anlayışlı, akıllı, halden anlar, halden anlayan, zeki, kafalı; USER: anlayış, anlayışı, anlaşılması, anlama, anlamak

GT GD C H L M O
up /ʌp/ = ADVERB: yukarı, yukarıya; PREPOSITION: yukarı, yukarıya; ADJECTIVE: ayakta, dik, yükselmiş, çıkmış, olmuş; NOUN: artış; VERB: yükseltmek, artırmak; USER: yukarı, kadar, up, onbirler, fazla, fazla

GT GD C H L M O
view /vjuː/ = VERB: görmek, bakmak, incelemek, seyretmek; NOUN: görünüm, manzara, bakış, görüş, görüntü, gösterme, görüş alanı, panaroma; USER: görmek, fazlasý, görüntülemek, görüntüle, görüntüleyebilirsiniz

GT GD C H L M O
visibility /ˌvizəˈbilitē/ = NOUN: görünürlük, görüş mesafesi, görünebilme; USER: görünürlük, görünürlüğünü, görüş, görünürlüğü, Görünürlüğünüzü

GT GD C H L M O
watch /wɒtʃ/ = VERB: izlemek, seyretmek, bakmak, gözlemek, kollamak, dikkat etmek, gözetlemek, beklemek; NOUN: saat, seyretme, nöbet, kol saati; USER: izlemek, seyretmek, izlenebilmesi, izleyebilirsiniz, izle

GT GD C H L M O
we /wiː/ = PRONOUN: biz; USER: biz, Sizlere, We, bizim, Bu, Bu

GT GD C H L M O
week /wiːk/ = NOUN: hafta; USER: hafta, haftada, haftalık, haftanın, haftadan

GT GD C H L M O
when /wen/ = NOUN: zaman, vakit; ADVERB: ne zaman, iken, -dığı zaman; CONJUNCTION: ne zaman, iken, gerektiğinde, -dığı sırada, -dığında; PRONOUN: ne zaman, ne zamandan kalma; USER: zaman, ne zaman, olduğunda, ne, sırasında, sırasında

GT GD C H L M O
while /waɪl/ = NOUN: süre, zaman, vakit; ADVERB: iken; CONJUNCTION: iken, sırasında, rağmen, karşın, oysa, halbuki, olduğu halde, -irken; USER: süre, sırasında, iken, ise, ederken, ederken

GT GD C H L M O
with /wɪð/ = PREPOSITION: ile, birlikte, beraber, -li; USER: ile, sahip, olan, birlikte, ile birlikte, ile birlikte

GT GD C H L M O
you /juː/ = PRONOUN: size, sen, seni, sizi, sana, siz; USER: sen, size, Eğer, sizin, sizi, sizi

GT GD C H L M O
your /jɔːr/ = PRONOUN: sizin, senin; USER: sizin, senin, Kaydınızı, Kullanıcı, da, da

187 words